Dünya Felsefe Günü dolayısıyla Felsefe Bölümümüz tarafından gerçekleştirilen "Neden Felsefe?" başlıklı etkinlik 17 Kasım 2022 Perşembe günü Prof. Dr. Burhan Köroğlu'nun moderatörlüğünde, Prof. Dr. Atilla Arkan, Prof. Dr. Halil Berktay, Doç. Dr. Enis Doko ve Dr. Öğr. Üyesi Mehmet Akif Kayapınar'ın katılımıyla Öğrenci Merkezi Etkinlik Salonu'nda gerçekleşti. Etkinlikte Üniversitemizin ilahiyat, fen bilimleri, tarih ve siyaset bilimi alanlarında uzman dört akademisyeni kendi alanları ve felsefe arasındaki ilişkiden bahsetti.
Prof. Dr. Burhan Köroğlu, Felsefe Bölümü olarak düzenledikleri bu etkinliğin amacını anlatarak başladığı konuşmasına felsefenin tanımını ve kısaca tarihini aktararak devam etti. Tarih boyunca insanoğlunun düşünce serüvenin merkezini oluşturmuş felsefe faaliyetinin siyaset, tarih, doğa bilimleri gibi alanları nasıl etkilediğinden bahsederken “Her bilim dalı, kendi felsefesini yapmaya ihtiyaç duymuştur.” sözlerini kullandı.
Rektörümüz Prof. Dr. Atilla Arkan ise konuşmasına felsefe ile ilahiyatın ciddi bir ilişkisi olduğunu anlatarak başladı ve felsefenin tarihsel akışta akli ilimlerin hepsine verilen genel bir isim olduğunu söyledi. Felsefenin mantık aracılığıyla hakikate ulaşma çabası olarak tanımlandığını anlatan Prof. Dr. Atilla Arkan, felsefeyle dinin birbirini reddedip çelişki göstermediğini ve her ikisinin de kendine ait fonksiyonları olduğunu belirtti. Prof. Arkan, tarihsel süreçte yaşanan ayrışmalara dikkat çekerek felsefenin günümüzde tüm bu bahsedilen ilişkiler ağını analiz edip çözüm üretmesinin gerekli olduğunu dile getirdiği konuşmasını, disiplinlerarası irdeleme anlayışının önemini vurgulayarak bitirdi.
Doç. Dr. Enis Doko da etkinliğin ikinci konuşmasına felsefenin yirmi birinci yüzyıldaki yerinin ne olduğunu “Felsefe hâlâ neden vazgeçilmez?” sorusunu ele alarak başladı. Doç. Dr. Enis Doko, bu alanın yadsınamaz değerini “Felsefenin özgün rolü, bilimler arasındaki bağı bir arada tutmasından ve farklı metotları sorgulamayı öğretip problemleri fark etme yeteneği kazandırmasından ileri gelir.” sözleriyle ifade etti. Doç. Dr. Doko son olarak felsefi düşünmenin bir bilim insanı olma yolunda ne kadar değerli olduğuna dair fizik ve felsefe arasındaki ilişkiden alıntılar paylaşarak sözlerini sona erdirdi.
Prof. Dr. Halil Berktay, felsefe ve tarihin başlangıçta bir yumak gibi iç içe geçmiş bir yapıda olduğuna işaret ederek başladığı konuşmasına bu bütünselliğin zamanla zihniyet parçalanmasına uğrayıp yeni bilimsel dalların ortaya çıktığını anlattı. Disiplinler arasındaki bu ayrışmanın tarih ile felsefenin holistik doğasını bozduğunu söyleyen Prof. Dr. Halil Berktay, felsefenin özünde yatan bütünselci anlayışın insanlık olarak ihtiyacımız olan çözüm arayışı olacağına inandığını söyledi. Felsefenin tasnif etme ve sistematik düşünme gibi önemli özelliklerine değinirken tarihten örnekler veren Prof. Berktay, “Benim felsefeden aldığım şey, toptancı bir mantık yerine her şeyi analitik düşünerek ve hayatın her parçacığının ayrı ayrı hakkını vererek yaşamanın gerekli olduğu gerçeğidir.” diye sözlerini noktaladı.
Oturumun son konuşmacısı olan Dr. Öğr. Üyesi Mehmet Akif Kayapınar, siyaset ve felsefe arasındaki tarihsel bağın ne kadar kuvvetli olduğuna dair görüşlerini, “Kolektif düzeydeki felsefenin başka alanlardan ayrı müstakil bir bilgi disiplini olmadığını düşünüyorum, akademik disiplinlerin temelinde felsefe vardır ve son olarak her kriz döneminde bu felsefi kökenlere dönme ihtiyacı ortaya çıkar.” sözleriyle açıkladı. Felsefenin diğer bilimlerden ayrılamaz bir yapısı olduğunu zira her bilimsel disiplinin kökeninde felsefe olduğunun altını çizen Kayapınar, çatışma döneminde oluşan buhran sonucu felsefenin yeniden doğarak özgün teoriler oluşmasına imkan verdiğini siyaset felsefesinden alıntılar ve yakın tarihten örnekler sunarak aktardı. Kayapınar, son olarak “Eğer insanlık olarak bu krizleri aşmak istiyorsak yeniden başa dönüp felsefi aksiyomları düşünüp tartışmak gerekir.” diye konuştu.